Herhangi bir makamın icraatlarını beğenmezseniz ve hatta “Ben daha iyisini yaparım” derseniz;
Önce o makamın icraatlarından hangilerini ve neden beğenmediğinizi, mertçe kamuoyu ile paylaşırsınız!..
Eleştirme hakkınız vardır, çıkar eleştirirsiniz!..
Sonrada dersiniz ki, “Ben bu makama adayım!.”
“Çünkü ben daha iyi yaparım!..”dersiniz..
“İşte benim yapacaklarım”dersiniz..
Vatandaş da size inanır oyunu verirse o makama oturur projelerinizi gerçekleştirmeye çalışırsınız..
*
Biz böyle gördük, böyle biliriz..
Yani, bize ahlaki gelen davranış şekli budur!.
Ama son zamanlarda ne yazık ki, sanki ilimizde farklı ayak oyunları sergileniyor gibi!..
Örneğin; AK Parti’ye parti dışından birilerinin müdahale etmeye çalışması..
Birileri; (-ki bunların içinde bazı işadamları, değişik partilerde boy gösteren siyasiler, bazı basın organları olduğunu düşünüyorum-) Milletvekili seçimlerinin hemen akabinde seçim sonuçlarından İl Başkanı Hikmet Keskin’in sorumlu olduğu algısı yaratmaya çalıştılar..
Yetmedi; istifa dedikoduları bile yaymak için ellerinden geleni yaptıkları söylentileri, aldı başını gitti..
Ama aslında vatandaşın oy tepkisi; belki milletvekillerinin icraatlarıydı..
Veya milletvekili aday sıralamasıydı..
Belki de yine dönemin vekillerinin bu süreçte kırdığı potlardı..
Belediyenin gerçekleştirdiği o ulusal basına kadar manşet olan kötü icraatlar bile olabilirdi..
Ekonominin kötü gidişi de etkenlerden biri olabilirdi..
Peki ne oldu? Cumhurbaşkanlığı için ayrı milletvekilliği için ayrı oy kullanılması tepkileri ortaya koymuş oldu..
Ve tüm bunlar sandığa bir şekilde yansıdı..
Seçim sonuçları, birileri için bulunmaz nimetti!..
Çünkü; bu sonuçlar bahane edilecek, AK Parti’de Belediye seçimlerine aday olması konuşulan en kuvvetli isim olan Hikmet Keskin günah keçisi ilan edilerek yıpratılacak, daha sonra kendi adamları parlatılıp ortaya çıkartılacaktı..
Ve plan milletvekili seçimlerinden hemen önce uygulanmaya koyuldu..
Önce seçimden yenilgi ile çıkılması gerekiyordu.. Ve bu konuda başarıya ulaştılar..
Şimdi sıra; aday olması muhtemel isimlerin en kuvvetlisini, yani Keskin’i seçim yenilgisinin sorumlusu göstererek yıpratmaya gelmişti ki, bu konuda da düğmeye bastılar..
**
Öte yandan hemen geçtiğimiz hafta Yığılca’da yaşanan ve basın aracılığıyla kamuoyu ile paylaşılan başka bir olay da, Düzce’de yaşananlara benziyor sanki..
Hani şu Yığılca Belediye Başkanı Muzaffer Yiğit ile önceki dönem AK Parti’den Yığılca Belediye Başkanlığına aday adayı olan Bolulu Avukat Fikret Çıracı arasında yaşananlardan bahsediyorum..
Çıracı, muhtemelen tekrardan aday adaylığına müracaat edecek gibi.
Benim duyduğum; Başkan Yiğit’in, Çıracı’nın kendisi aleyhine çalıştığı söylentilerinin kulağına gelmesi nedeniyle, rahatsızlığı söz konusu. Çünkü zaten normal olan; aynı siyasi partinin diğer bir üyesi icraatlardan memnun değilse, bunu el altından değil, aleni dile getirmeli.
Duyduğum kadarıyla; Yığılcaspor’un bir organizasyonunda, Başkan Yiğit, Çıracı’nın kendisine uzattığı eli sırf bu konulardan rahatsız olduğu için sadece kafasıyla selam vererek geçiştirmiş.. Çıracı’nın da bunun üzerine verdiği sözlü tepkiye kayıtsız kalmayan Başkan Yiğit, Çıracı’ya sözlü tepkiyle karşılık vermiş..
Ve ne hikmetse; kameraların kayıt düğmesine(!) tam da Başkan Yiğit’in o tepkisi esnasında basılmış!..
Ve yine ne hikmetse; sadece o an basına servis edilerek altına da klasik “dava ayaklar altında” sözcüğünü eklemek ihmal edilmemiş!..
Tesadüfler sinsilesi!..
Sizce de ilginç değil mi?
**
Gerek Düzce’de AK Parti İl Başkanı Hikmet Keskin’e ve gerekse Yığılca Belediye Başkanı Muzaffer Yiğit’e, tüm bu yapılmak istenenler gerçek midir, değil midir bilinmez ama; uygulanmak istenenler sanki aynı zihniyetin ürünü!..
Eğer doğruysa; tüm bunları yapanlar, önemli bazı ayrıntıları gözden kaçırıyorlar..
Çünkü, gerek Düzce’de ve gerekse Ankara’da başka birileri de; tüm bu yapılanları - yapanları çok iyi biliyor ve gerektiğinde kamuoyu ile paylaşmak için gün sayıyor!..
Haberiniz olsun!..